Osmanlı Tarihinde Türk – Macar yakınlığı 2

Kanuncu Sultan Süleyman, Mohaç’ta Macar Krallığına ezici darbeyi indirirken, Habsburg’ların egemen olduğu, Avusturya’nın aşağı Tuna havzasına uzanmasına ve burada Türk egemenliğine zararlı bir şekilde faaliyette bulunmasına engel olacağını hesaplamış ve Macaristan’a harici siyasetinde de az çok müstakil ve milli bir kimlik vermeyi istemişti. Bur darbenin ardından 15 seelik bir tecrübe devresi geçti. Milli Krallık düşüncesi macaristan’da epeyce kökleşti. Macaristan tahammül edilemeyecek bir halde bulunan, Avusturya boyunduruğundan, en azında hegemonyasından kurtulmasına oldukça hizmet edildi. Fakat saltanat tacının bir çocuğa – tarihlerimizin İstivan Kral dediği Zigmond Janos’a – kalışı gerçeği iyice gören Osmanlı Padişahına, bu memlekette yerleşmenin gerekli olduğu fikrini verdi. Budin eyalet merkezi oldu.
Bundan sonra, Osmanlı Devletinin Macaristan’ı tahliye ettiği mağlubiyet senelerine XVII. Yüzyıl sonlarına kadar, bu ana prensip, temel siyaset baki kaldı ve Macarların milli kıyam ve başkaldırma hareketleri Türkler tarafından desteklendi. Bu jestte politika olduğu, çok defa iddia edilmiştir. Bu belki bir dereceye kadar doğrudur da… Fakat asıl mesele bu suretle Macarlara yardım edilmiş olmasıdır.
1593 te Osmanlı Avusturya savaşı (1001 Seferi) çıktıktan bir süre sonra, bir kısım Macarlar, İmparator Rudolf’un tahrik ve teşvikiyle Türklere karşı muharebe etmişlerdir. Aynı Macarlar aradan daha yıl bile geçmeden 1604 ve 1605 te Türklerin safına geçerek, silahlarını Avusturyalılara çevirmişler ve ziyafetlerinde Budin Beylerbeyi Kadı zade Ali Paşanın sağlığına içmişlerdi. Bunun sebepleri Avusturya’nın Macarlara karşı uyguladığı siyasetin sonucuydu. Onlar, bu savaş senelerinde, bir çok müttefik Macar şehirlerini yakmışlar ve yağmalamışlardı. Mesela 1604 te imparatorun muharip bir kıtasını oluşturan 600 Vallon askeri, memleketlerine dönerken, ganimet olarak 500 yük arabalık eşya alıp götürmüşlerdi ve bunu, hiçbir şeye karışmayan ve imparatorun tarafında bulunan Macar halkını yağmalayarak elde etmişlerdi. O zaman ki Avusturya makamlarının tespitine göre, her Avusturya zabiti, Macaristan’dan sekiz yük ganimet eşyası ile ayrılmakta idi. İşte sadrazam ve Serdar Lala Mehmet Paşanın Estergon Kalesini geri alması, Uyvar’ı zapt etmesi ve Viyana’ya kadar ki Avusturya memleketlerini tehdit etmesi, hayal kırıklığına uğrayan ve gerçek dostlarının Türkler olduğunu anlayan, bu Macarlarla işbirliği yapılması sayesinde mümkün olmuştu.
Leave a reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.