Osmanlı tarihinde Türk – Macar yakınlığı 3

Macar Milli kıyam hareketinin başbuğu Bocskay İstvan, dostluğunun ve iki millet arasında ki yakınlaşmanın mükafatını bol bol gördü. Bir çok yükümlülükten ayrı tutulan ve tam manasıyla özerk bir yönetime (ki Erdel bu tarihten itibaren altın dönemini yaşamıştır) olağanüstü bir törenle Peşte’de tacına kavuştu.
Türk ve Macarları birbirine yaklaştıran vesilelerden bir diğeri de içki alemleri oluyordu. Kanije Beylerbeyi İbrahim Paşa sarhoş lakabı ile tanınırdı ve Macarlar tarafından çok sevilen ve takdir edilen bir devlet adamıydı. Şair Abdi onun devrinde yetişmiş ve şarap meclislerinin en nüktedan şairi olmuştu. O zamanlar Peçuy ve Eğri’nin bağ ve bahçelerini herkes övmekteydi. En güzel şaraplar Türk beylerinin tımar ve zeametlerinde yetiştiği için Avusturyalılar ve Macarlar, Türk Şarabı olarak adlandırmış ve her zaman aramışlardı.
Türk egemenliği devrinde, Macaristan’da alışveriş ve ticaret gelişiyor, her yerde hayvan pazarları açılıyor ve gümrük gelirleri yıldan yıla artıyordu. XVII. Yüzyıl sonlarında, Macaristan yitirildiğinde ise bu ticaret de ortadan kalkmıştı.
Türk ve Macar yakınlığının ilginç bir örneği de, bir taraftan, Macaristan’daki Türklerin Macarcayı öğrenmeleri ve ortak toplantılarda bu dili konuşmalarıydı. Bazılarının takma ad olarak Macar adları takmaları – ki böyleleri kendilerini Türk dininde olan Macarlar olarak adlandırmaktaydılar – diğer taraftan da, Macarlar arasında Türklüğe ve Türklere karşı duyulan ilgi olmuştur. Avusturyalılar bu türlü Macarları hain addeder ve Türk sayarlardı. Türk kroniklerinin, Avusturya seferlerinde . Macar halkının Türk ordugahına tahıl, ürün ve eşyalarını seve seve getirdiklerini ve bir çok yakınlıklar gösterdiklerini bildirmeleri de bunun etkileyici bir kanıtıydı.
Bu dönemdeki Türk – Macar yakınlığının diğer bir önemli nedeni de Türk yönetimin bütün din ve mezheplere karşı büyük bir ayrıcalık göstermesi, Katolik, Protestan, Aryen, Musevi, Ortodoks mezheplerinin şer’an ve kanunen birbirinden ayırt etmemesi, ve o zamanlarda Avrupa’da bir çok yerlerde kovuşturma, acımasızlık ve işkenceye maruz kalan Protestan mezheplerinin serbestçe gelişimine uygun bulunması idi. Ahmed I., Osman II. Ve kısmert Murat IV. Dönemlerinde Türk egemenliği altında ki Macar topraklarının – ki Erdel’de bunlar arasında sayılabilir – bir adalet ve özgürlük ülkesi olması, Vaşvar antlaşmasından sonra da baskı ve eziyet gören Macarların yer yer sınırda ki Türk sancak ve kalelerine sığınması bunu açıkça göstermektedir.
Tayyib GÖKBİLGİN
Leave a reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.